içinde

Ülser ve Bakteriler Arasındaki İlişki

Yakın zamana kadar tıp bilimcileri, ülserin yalnızca mide seviyesinde aşırı sindirim sıvısı üretiminden kaynaklandığına inanıyorlardı. Mide ve duodenal ülserlerin aşırı asiditenin bir sonucu olarak ortaya çıktığı düşünüldüğünde, doktorlar genellikle mide rahatsızlıkları için ana tedavi şekli olarak antasitler reçete ettiler. Bununla birlikte, bu ilaçlar tek başına ülseri tamamen ortadan kaldıramadı ve tıp bilimcileri daha güvenilir ilaçlar bulmak zorunda kaldı. Bilim adamları, ülser için daha iyi bir tedavi bulma girişimlerinde, bozukluğun yeni yönlerini ortaya çıkardılar, bu bulgular, sindirim bozukluklarının oluşumunda çeşitli diğer faktörlerin rol oynadığını öne sürdüler.

Yakın zamana kadar tıp bilimcileri, ülserin yalnızca mide seviyesinde aşırı sindirim sıvısı üretiminden kaynaklandığına inanıyorlardı. Mide ve duodenal ülserlerin aşırı asiditenin bir sonucu olarak ortaya çıktığı düşünüldüğünde, doktorlar genellikle mide rahatsızlıkları için ana tedavi şekli olarak antasitler reçete ettiler. Bununla birlikte, bu ilaçlar tek başına ülseri tamamen ortadan kaldıramadı ve tıp bilimcileri daha güvenilir ilaçlar bulmak zorunda kaldı. Bilim adamları, ülser için daha iyi bir tedavi bulma girişimlerinde, bozukluğun yeni yönlerini ortaya çıkardılar, bu bulgular, sindirim bozukluklarının oluşumunda çeşitli diğer faktörlerin rol oynadığını öne sürdüler.

80’lerde, Robin Warren ve Barry Marshall’ın bulguları, ülserin aslında bakteri enfeksiyonundan kaynaklandığını ortaya çıkardı. O zamanlar, keşif tıp bilimi için büyük bir sürpriz oldu ve çoğu doktor, ülserin oluşumu ve gelişmesinde bakterilerin ima ettiğini inkar etti. Bilim adamları, bulaşıcı mikroorganizmaların çoğalmasına uygun olmayan, çok asidik ve düşmanca bir ortam olduğu için bakterilerin midenin içini dolduramayacağına inanıyorlardı. Ancak Avustralyalı bilim adamları Robin Warren ve Barry Marshall tarafından yapılan araştırma, bakterilerin ülser gibi sindirim bozukluklarının gelişiminde büyük bir katkı sağladığı gerçeğini öne sürdü.

Helicobacter pylori bakterilerinin ülser oluşumundaki başlıca etkisini kanıtlama çabalarına rağmen, Robin Warren ve Barry Marshall tarafından sürdürülen hipotezlerin fonlanmadığı kabul edildi ve tıbbi gastroenterologlar, iki Avustralyalı bilim adamının sunduğu fikirleri asimile etmeyi reddettiler.

Helicobacter pylori bakterilerinin ülserin ilerlemesine katılımına ilişkin çeşitli deneyler yaptıktan sonra, Robin Warren ve Barry Marshall nihayet ilk ifadelerini doğruladılar. İki bilim adamı, ülserden etkilenen kişilerin antibiyotik ilaçlarla etkili bir şekilde tedavi edilebileceğini kanıtladı. Antasitlerle olağan tedavi ile birlikte bir kür amoksisilin uygulanan hastalar semptomlarında hızlı bir iyileşme yaşadılar ve bir nüksetme olasılıkları daha düşüktü.

Günümüzde Helicobacter pylori bakterilerinin ülserin başlıca nedeni olduğu biliniyor. Bakteriler, gastrointestinal sistemin normal aktivitesine müdahale ederek hem duodenal hem de mide ülserlerine neden olmaktan sorumludur. Helicobacter pylori bakterileri vücudun iç aktivitesini iki düzeyde etkiler: iç organların mukozal koruyucu örtüsünü zayıflatırlar ve aşırı sindirim sıvısı üretimini uyarırlar.

Günümüzde ülsere yönelik çoğu tıbbi tedavi hem antiasitleri hem de antibiyotikleri içerir. Ülser tedavisinde bu iki tür ilacı doğrulayarak, hastalar hızla iyileşebilir ve nüks olasılığı minimumdur.

Ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

GIPHY App Key not set. Please check settings

Houston Okulları Magnet ve Erken Çocukluk Programlarına Odaklanıyor

Houston Okulları Yeni Bütçesi Öğretmenler İçin Gerekli Parayı ve İyileştirmeleri Getiriyor