Mizah etkinliği, her zaman izleyicilerinizin duygusal dalgalarına dayanacaktır. Bir şakanın ne kadar iyi geçeceği, beklentilerinizin hangi şirkette olduğuna, gün içinde mi yoksa son teslim tarihlerine veya diğer işyeri baskılarına karşı mı durduğuna, uyanık ve uyanık olup olmadıklarına veya uykulu olup olmadıklarına, baş ağrısı olup olmadığına, vb. Her zaman izleyicilerinizin nasıl hissettiğiyle uyumlu olun ve mizah için elverişli olup olmadığını belirlemek için içinde bulunduğunuz atmosferi değerlendirin.
Mizahın birini ikna etmede etkili olup olmayacağına katkıda bulunan birçok faktör vardır. Çoğu zaman, mizahın uygun olup olmadığını açıkça ortaya koyan ruh hali veya durum olacaktır. Örneğin, eğer birisi ailesinde bir ölümü yeni öğrendiyse, muhtemelen şakalar yapmaya başlamamalısınız. Başka bir örnek, belirli bir derecede saygının her zaman sürdürüleceğine dair bir beklentinin olduğu dini bir ortamda konuşmanız olabilir. Muhtemelen bu tür bir ortamda mizahla vahşileşmezsiniz. Mizahın belirli bir ortam veya ruh hali için uygunluğunu anlamak genellikle çok zor değildir. Sadece dikkatli olmalısın. Bir gün bir kişi için komik olabilecek şey, aynı şaka aynı şekilde anlatılsa bile, ertesi gün komik olmayacaktır.
Mizahı etkileyen daha az belirgin başka birçok faktör vardır. Günün hangi saatinde olduğu, izleyicilerinizdeki kişi sayısı ve hatta odanın düzeni ve aydınlatması gibi faktörleri hiç düşündünüz mü? Bütün bunlar mizahınızın nasıl ortaya çıkacağını etkileyebilir. Günün zamanına gelince, sabahlar genellikle daha streslidir, çünkü o zamanlar çoğu insan kendilerini bekleyen tüm taleplerle karşı karşıya kalır. Belirli koşullar altında, bu stres tam da aradığınız ruh hali türü olabilir. Diğer zamanlarda, biraz daha rahat bir seyirci isteyebilirsiniz. İnsanlar öğle yemeği molasında veya gün için dinlenip kendilerini işten ayrılmaya hazırlarken, iyi bir şakaya daha açık olduklarını fark edebilirsiniz.
Hedef kitlenizin boyutunu düşünürken, genel kural, ne kadar büyükse o kadar iyidir. Yani, izleyicileriniz ne kadar büyükse, genellikle o kadar çok kahkaha alacaksınız. Bu neden? Çünkü kahkaha bulaşıcıdır. Ne kadar çok insan dahil olursa, o kadar çok güleriz. Örneğin, bir sinema salonu doluyken, seyirciler arasında yalnızca dört kişinin olduğu zamandan daha fazla kahkaha ve daha uzun sürüyor. Bu, TV yapımcılarının programlarında konserve kahkaha kullanmalarının nedenlerinden biridir. Çoğunlukla canlandırılan senaryo o kadar da komik değildir, ancak araştırmalar gülme parçalarının kullanımının bizi daha çok güldürdüğünü gösteriyor. Materyal komik olarak kaydedilmiş olsa da olmasa da, başkalarının güldüğünü duyarsak gülmeye daha meyilli oluruz.
Bu eğilim hakkında bilgi sahibi olmak, konuşacağınız odanın düzenini düşünürken size gerçek bir avantaj sağlayabilir. Oturma düzenine dikkat edin. Kurulu sandalyelerin sayısına kıyasla kaç kişinin gelmesi bekleniyor? Daima insanların beklediğinden daha az sandalye kurulduğundan emin olun. Seyirciler birbirine daha yakın oturursa, enerjiyi harekete geçirmek ve odanın her tarafına yayılmış olsaydıklarından daha fazla kahkaha uyandırmak daha kolay olacaktır. Görünüşte seyrek görünen bir izleyici, mizahların tasarım etkisini kesinlikle azaltacaktır. Daha kompakt bir oturma düzeni insanların daha özgürce ve daha sık gülmesine yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda daha fazla katılım yanılsamasını da ortadan kaldıracaktır. Dikkate alınacak başka bir konu da konuşma alanınızın aydınlatılmasıdır. İzleyicilerin yüz ifadelerinizi ve vücut dilinizi görme yeteneği çok önemlidir.
GIPHY App Key not set. Please check settings