Fransız filozof Rene Descartes’a göre zihin ve beden, temelde ayrı iki kavramdır. Descartes, zihin ve bedenin, ikisi arasında hiçbir ilişki veya bağlantı olmaksızın birbirinden ayrı olduğuna inanıyordu. Yüzyıllar boyunca insanlar, bir kişinin ruh halinin farklı ve vücudun durumundan ayrı olduğu teorisini kabul ettiler.
Yukarıdaki fikir, Batı tıp biliminin temel doktrinlerinden biri haline geldi ve doktorları fiziksel semptomlara daha fazla odaklanmaya ve hastaları psikolojik sorunlar için ayrı uzmanlara yönlendirmeye sevk etti. Bu, fiziksel belirti ve semptomlara olduğu kadar hastanın duygularına ve zihin durumuna da odaklanan diğer tıbbi sistemlerle tezat oluşturuyor. Bununla birlikte, son araştırmalar fiziksel ve zihinsel sağlık arasında başlangıçta düşünülenden daha fazla bağlantı olabileceğini göstermiştir. Descartes’ın inandığının aksine, bir kişinin zihinsel sağlığının fiziksel refahı üzerinde etkisi vardır.
Ruh sağlığı ile fiziksel faktörler arasındaki bağlantının ana kanıtı, psikofarmakoloji biçiminde gelir. Beyin, sinir reseptörleri ve biyokimyasal sinyallerin kullanımıyla çalıştığı için, bu “karışımın” düzenli akışını etkileyen herhangi bir şey, kişinin zihinsel sağlığı üzerinde bir etkiye sahip olabilir. Bunun bariz örneği, vücudun egzersiz sırasında büyük miktarlarda ürettiği ve ruh halini “kaldıran” etkiye sahip olan endorfinlerdir. Serotonin ve dopamin gibi zihnin hassas dengesinde rol oynayan başka kimyasallar da vardır. Bunların değişen seviyeleri, anksiyete bozuklukları, depresyon ve bazı durumlarda uykusuzluk gibi çeşitli etkilere sahip olabilir. Bununla birlikte, akıl sağlığı ile fiziksel sağlık arasında daha yakın bir bağlantı olduğunu gösteren tek faktör bunlar değildir, ancak bunlar en önemlileri olsa da.
Sporcuların çeşitli sporlardaki performansları da zihin ve bedenin başlangıçta inanılandan daha bağlantılı olduğunun bir işareti olarak kabul edilir. Bu, özellikle sıkı bir oyunun ortasında vücudu en yüksek performansta tutmak için ne kadar zihinsel disipline ihtiyaç duyulduğuyla örneklendirilir. Uygun olmayan zamanlarda bir sporcuyu psikolojik olarak etkili bir şekilde sakatlayabilen performans kaygısının varlığı, ruh sağlığı ile fiziksel refah arasındaki bağlantının kanıtı olarak da alınmıştır. Bir sporcunun kendi yeteneklerini algılaması, fiziksel olarak mevcut olmayan yeteneklere sınırlar koyarken, bir kişinin zihin durumunun fiziksel aktiviteleri ne kadar etkili bir şekilde gerçekleştirdiği üzerinde bir etkiye sahip olabileceği sıklıkla belirtilir. Bununla bağlantılı olarak, olumlu bir fiziksel benlik imajının daha iyi bir zihinsel sağlık durumunu teşvik etmeye nasıl yardımcı olduğunu gösteren çalışmalar da yapılmaktadır.
Bununla birlikte, fiziksel performansın zihinsel sağlığı geliştirmeye nasıl yardımcı olduğu açık değildir. Olumlu bir bakış açısı ve performans kaygısı ve depresyon gibi sorunların yokluğu, en yüksek atletik performansa ulaşmada önemli bir rol oynasa da, bunun tersi mutlaka gözlemlenmemiştir. Çoğu uzman, atletik başarının sosyal prestiji gibi dikkate alınması gereken çok fazla değişken ve faktör olduğuna inanıyor. Ancak egzersiz sırasında başta merkezi sinir sistemi olmak üzere vücutta meydana gelen kimyasal değişiklikler çalışmalarla gözlemlenmiş ve doğrulanmıştır.
Şimdilik, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığın çoğu uzmanı, beden ve zihin arasındaki bağlantıların kesin bir resmini çizmeden önce daha derinlemesine çalışmalar yapma ihtiyacı olduğuna inanıyor. Kimyasalların beyindeki etkileri, ister doğal olarak olsun, ister psikoaktif ilaçlar yoluyla olsun, belgelendi, ancak çalışma için daha fazla yer var. Örneğin, psikoaktif kimyasalların psikoloji üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduğu ve vücuttaki kimyasalların sentetik varyasyonlarının doğal olarak üretilenlerle aynı etkilere sahip olup olmadığı konusunda genel bir bilgi eksikliği vardır.
GIPHY App Key not set. Please check settings