Farkında olabileceğiniz veya olmayacağınız gibi, bazı arama motorları özel, özel veya nadir içerik arar. Sitenizde başka kaynaklarda bulunmayan içeriği ararlar ve bulduklarında sayfalarınızı buna göre derecelendirirler. Blog yazmanın güzel yanı, arama motorunu etkileyecek benzersiz bir noktaya veya bir bilgi parçasına ulaşmak için içeriğinizin uzun veya ayrıntılı olması gerekmemesidir. Aslında günlüğünüzün temel yapısı, bazı ilginç sitelere (kendi başınıza bir şey dahil!) Bağlanan yaklaşık iki yüz elli kelimelik yorum ve sunucudan oluşmalıdır.
Daha uzun bloglar yazan ancak bunun yerine web’deki diğer kaynaklara giden ve buldukları makaleleri yeniden yazan kişiler var. Bu inceliğin sorunu, bir arama motoru örümceğinin bu tür bilgileri daha önce görüp görmediğini ve blog sayfanızı çok üst sıralarda sıralayamadığını fark edebilmesidir.
Bir bloga sık sık materyal ekleyerek arama motoru örümceklerinin ilgisini çekmek de iyi bir fikirdir. Malzemeyi sürekli yenilediğinizde, geri gelmelerini sağlar. Örneğin, arama motoru optimizasyonu ile ilgili 1200 kelimelik bir makaleniz varsa, bir blogda yayınlamak istiyorsanız, bu makaleyi 400 kelimeye bölmek ve her birinin farklı bir virüsü tartışmasını sağlamak daha iyidir. Daha uzun makaleleri daha kısa parçalara bölmek, pazarlama potansiyelinden en iyi şekilde yararlanmanın bir yoludur.
Blogunuzun ulaşması gereken belirli bir hedefe veya amaca sahip olduğunu düşünüyorsanız da yardımcı olur. Bu, özel içeriğinizi, indekslenecek malzeme ararken arama motoru örümceklerinin ve robotların karşılaşmış olabileceği diğer tüm bilgilerden farklı kılacak şeydir. Hedefleriniz ne kadar odaklanırsa, blog içeriğiniz muhtemelen o kadar benzersiz olur.
GIPHY App Key not set. Please check settings