Modern toplumdaki bir şey, giderek daha fazla insanı klinik depresyon yaşamaya itiyor. İstatistikler farklıdır, ancak ABD nüfusu için kabaca% 20’lik bir tahmin doğru kabul edilir. Depresyonun süresi genellikle çok uzun değildir, ancak bu bir tehlike olmadığı anlamına gelmez. Klinik depresyon yaşayanların sayısı daha önce hiç bu kadar yüksek olmamıştı. Depresyonun uykusuzluk gibi bir dizi tehlikeli yan etkiye neden olması, sayıları çok daha endişe verici hale getiriyor. Klinik olarak depresif insan sayısının artmasının nedenini bulmaya odaklanan çalışmalar var, ancak sorunu hafifletmenin yollarını bulmaya odaklanan nispeten daha az çalışma var.
Belki de depresyon tedavisine adanmış çalışmaların eksikliği, piyasada zaten etkili olan anti-depresanların bulunmasından kaynaklanmaktadır. En azından istatistiklere göre etkilidirler. Yaygın yan etkilere gelince, uykusuzluğa yardımcı olabilecek uyku hapları vardır. Depresyonla ilişkili fiziksel yan etkilerin çoğunu tedavi etmek için kullanılabilecek ilaçlar da vardır. Bununla birlikte, bu ilaçların reçetesiz olarak elde edilmesi zor olma eğilimindedir ve bu da işleri ilginç bir duruma sokar. Çoğu insan depresyon yaşadığını tek başına fark etmeme eğilimindedir, bu da yan etkileri tedavi edebilecekleri halde konunun özünü görmezden geldikleri anlamına gelir. Ek olarak, depresyonun tüm yan etkileri, vücut ısısındaki değişiklikler gibi ilaçlarla tedavi edilemez.
Diğer bir sorun, yan etkilerin uzun süreli depresyonu kötüleştiren bir kısır döngü oluşturma eğiliminde olmasıdır. Örneğin, depresyonun yaygın nedenlerinden biri, anksiyete bozuklukları, tipik olarak sosyal anksiyete şeklinde gelir. Sosyal kaygının depresyonun başlamasıyla daha da kötüleşebileceği, bazen kısa aralıklarla toplam sosyal geri çekilme ile sonuçlanabileceği belgelenmiştir. Başka bir teğet olan uykusuzlukta, başka bir yaygın yan etki de bir kişinin depresif durumunu kötüleştirebilir. Uykusuzluk, hastanın zaten sarsılmış olan sosyal ve profesyonel performans gösterme yeteneğini engellemeye başladığında, zaten kırılgan olan özgüven daha da kırılmaya başlar. Bu, kişinin zaten titrek olan ruh sağlığı durumunun kırılma noktasına kadar zarar görmesine ve muhtemelen tam bir sinir krizi geçirmesine neden olabilir.
Bununla birlikte, bazı insanlar uykusuzluğu doğrudan depresyona bağlama hatasını da yaptılar. Depresyonda olmak vücut üzerinde uykusuzluğu tetikleyebilecek fiziksel etkilere sahip olsa da, kesinlikle mutlak neden değildir. Konuyla ilgili çoğu araştırmaya göre uykusuzluk, anksiyete bozukluğundan çok kişinin beslenmesi gibi faktörlerden etkilenme olasılığı daha yüksek olan fiziksel bir durumdur. Bununla birlikte, uykusuzluğun depresyonla bağlantılı olduğuna dair popüler algı, bazen bir kişinin ikincisini geliştirmesine neden olabilir. Uykusuzluğun kişinin sosyal duruşunda bir düşüşe neden olup olmadığı gibi dikkate alınması gereken birkaç faktör vardır, ancak bağlantı bir olasılıktır.
Hem depresyonun hem de uykusuzluğun ortak bir etkisi, her iki durumun da neden olduğu olağandışı vücut sıcaklığıdır. Normal bir insan vücudunda vücut ısısı bir dizi faktöre bağlı olarak yükselir ve düşer. Fiziksel aktivite, çevresel faktörler ve hatta yoğun zihinsel aktivite, normal bir kişinin vücut sıcaklığında değişikliklere neden olabilir. Bununla birlikte, depresyon ve uykusuzluk hastalarının ikisi de vücut sıcaklıklarının iç veya dış faktörlerden bağımsız olarak sabit kaldığına dair işaretler sergiler. Bu, yalnızca insanların iki koşul arasında kurdukları bağlantıyı güçlendirir ve bu bazen bir sorunu diğerine götürür.
GIPHY App Key not set. Please check settings