Anoreksiya Nervoza, “sinir iştahsızlık” olarak tercüme edilebilir. Bu tür yeme bozukluğu, dünya çapında çeşitli kültürel ve etnik gruplarda meydana gelen, kadın cinsiyetini yüzyıllardır etkilemektedir. Hastalıktan etkilenen insanların alışılmadık davranışları, tarih boyunca çeşitli tıp bilimcilerinin dikkatini çekti. Anoreksiya Nervosa ile ilgili erken veriler, yüzyıllar önce yazılmış el yazmalarında bulunabilir. Çok yanlış olsalar da, bu hastalık türü ile ilgili ilk çalışmalar 17. yüzyılın sonlarından beri uzanıyor. Bu erken çalışmalar, Anoreksiya Nervosa’yı fiziksel işlev bozukluklarının öncülüğünde gelişen tamamen fizyolojik bir hastalık olarak tanımlamaktadır. Anoreksiya Nervosa hakkında daha önemli veriler, hastalığın nöropsikolojik yapısının ilk kez tanımlandığı 19. yüzyılın sonlarına doğru toplanmıştır.
20. yüzyılın başlarında hastalığa “Anoreksiya Nervoza” adı verilmiştir. Adına rağmen, Anoreksiya Nervosa hiç iştahsızlık içermez! Bu uygunsuz tanım, geçmişte hastalığın kötü anlaşıldığını göstermektedir. Anoreksiyadan muzdarip insanlar sadece iştahlarını “kaybetmezler”; sadece düzgün yemeyi reddederler. Anoreksikler, şişman olma korkusuyla boğulurlar ve bu nedenle bunun olmasını önlemek için mücadele ederler. Yiyeceklere takıntılı hale gelirler ve kilo vermek için alışılmadık davranışlarda bulunurlar. Zamanla anoreksiyadan muzdarip insanlar, kendilerini “şişman” olarak görerek vücut imajlarının farklı bir algı geliştirirler. Kilo verme çabalarına bakılmaksızın, anoreksikler sürekli fiziksel görünümlerinden şikayet ederler ve başarılarından asla memnun kalmazlar.
Günümüzde genç popülasyonda anoreksi çok yaygındır. Hastalığın erkekleri de etkilediği bilinmesine rağmen, çoğunlukla kızları ve genç kadınları etkiler. Aslında, günümüzde anoreksiya her iki cinsiyeti de eşit şekilde etkiliyor gibi görünüyor. İştahsızlık geçmişte nadir görülen bir hastalıkken, günümüzde genç nüfusta ezici bir çoğunlukla yüksek bir insidansa sahiptir. Anoreksiya Nervosa’nın gelişiminde rol oynayan bazı genetik ve edinilmiş fizyolojik faktörler olmasına rağmen, hastalığın çevresel ve nöropsikolojik faktörlerle tetiklendiği görülmektedir.
Modern toplumda, genç nüfustaki yüksek anoreksiya insidansı, medyanın kitleler üzerindeki artan etkisiyle birbiriyle ilişkilidir. Yaşadığımız toplum tarafından desteklenen güzellik ideali, gençler ve çocuklar üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Zinde olmak ve ince bir vücuda sahip olmak, modern toplum tarafından teşvik edilen güzellik idealidir ve medya ve modern kültür tarafından uygulanan belirgin bir baskı nedeniyle, birçok genç, güncel olana çok benzeyen bir görüntü elde etme çabasıyla sağlıksız yiyecek davranışları sergiler. güzellik ideali. Günümüzde, iştahsızlık açıkça modern toplum tarafından tetiklenen ve son zamanlarda gençleri manipüle eden bir fenomendir. Aslında, modern toplumun “ortalama görünümlü insanlar” için azalan kabulü, günümüzde Anoreksiya Nervosa’nın ana katalizörüdür. Bugünlerde teşvik edilen abartılı güzellik idealleri ve kültürümüzün gençlere uyguladığı artan baskı nedeniyle, iştahsızlık gelecekte daha da yaygın bir fenomen haline gelebilir.
GIPHY App Key not set. Please check settings