içinde

Sezgi Yetiştirme

Amerikalı filozof Ralph Waldo Emerson “Birincil bilgelik sezgidir” dedi. Bu sadece bir teori değil, kim olduğumuzun bir parçası. Eğitim olmadan ara sıra bununla karşılaşabiliriz ve genellikle sezgilerimizi takip ettiğimizde elde ettiğimiz sonuçları severiz. Günlük olarak kendi doğuştan gelen sezgilerimizden yararlanmayı öğrenirsek ne olur? Neden yapmayalım? Carl Jung’un dediği gibi “sezgi, akla aykırı bir şeyi değil, aklın sınırları dışında bir şeyi gösterir.” Bu gerçek ve kafamızda değil. Ve kafamız onu kontrol edemez.

Her zaman kendi doğal sezgimizi sabote etmenin birçok yolu vardır. Buna şans vermiyoruz. Nasıl?

O kadar acele ediyoruz ki sezgilerimizi dinlemek için zaman ayırmıyoruz.

– Yavaşlamamız veya sezgilerimizi duymak için hareketsiz kalmamız gerekiyor.

Nesnelerde veya olaylarda sembolizmi aramıyoruz ve sembolik yeteneğimizi geliştirmiyoruz.

– Olasılıklara açık olmalıyız.

Egomuzun bizi kontrol etmesine izin veririz ve çevremizdeki her şeyi kontrol etmek / kontrol etmek için ısrar ederiz.

– Ego, sezginizin varlığıyla tehdit edilir.

Sezgiyi korku ve arzulu düşünceyle karıştırırız.

– Kafamızın içinde kaldığımızda ve duygularımızın bizi kontrol etmesine izin verdiğimizde, sezgimizin sunabileceği hediyeyi kaybederiz.

Sezgiye inanmayan veya onu kullanmak isteyen insanlarla ilişki kurmaya devam ediyoruz.

– Sezgi bulaşıcıdır. Ama sezgi eksikliği de öyle.

Tıpkı bir bisikleti pedal çevirebildiğimiz veya ağırlık pompalayabildiğimiz gibi sezgimizi zorlayabileceğimizi düşünüyoruz.

– Sezgi, davet edildiği yerde ve zamanda gelir, ancak talep üzerine değil.

Sorunlara çözüm bulmanın veya karar vermenin veya çözüm bulmanın tek yolu olarak mantıksal, rasyonel, analitik düşüncemizi sürdürmekte ısrar ediyoruz.

– Merkezlendiğimizde, tüm duygusal zeka araçlarımızı ve alışkanlıklarımızı kullandığımızda, sezgiler bizi aklın anlayamayacağı birçok yaratıcı alternatifle doldurabilir.

Egomuzu, sorunu veya durumu kendisinin halledebileceğini söylediğinde dinleriz.

– Egonun sezginin sunduğu içgörüleri reddetmesine izin veririz.

Sezgilerimizde ustalaşmak için araçlar, beceriler ve alışkanlıklar öğrenmemize gerek olmadığına inanıyoruz.

– Kafamızın sonsuz döngüsüne hapsolduğumuzda, bunun ne kadar iyi olabileceğini görmek için sezgimizi geliştirme şansımız asla olmaz.

Yirminci yüzyılın en parlak ve analitik beyinlerinden biri olan Albert Einstein, “Gerçek değerli şey sezgidir.” Bu ünlü ve rasyonel zihin sezgiye bu kadar çok güvenebiliyorsa, belki onu da denemeliyiz. Kim bilir, biraz pratikle, biraz koçluk ve birkaç başarı ile, belki biz de sezgi denen bu ‘şeyi’ kullanmanın bilgeliğini görmeye başlayacağız.

Ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

GIPHY App Key not set. Please check settings

Talep Gören Aşçılık Okulu Mezunları

Bilgisayar İş Piyasasında Güncel Eğilimler