Çoğu öğrencinin muhtemelen hiç düşünmediği bir konuya, yani profesörünüze soru sormanın büyük önemine değinmek istiyorum. Sor! Asla bu üç harfli kelimenin hayatınızdan kaybolmasına izin vermeyin, her zaman şüphe duyduğunuzda sorduğunuzdan emin olun. Bu, büyük olasılıkla uzun akademik yolculuğunuzda en büyük varlıklarınızdan biri haline gelecektir.
Her zaman profesörünüze sizin için belirsiz olabilecek şeyler hakkında bilgi verin, ancak yalnızca ve tekrar ediyorum, yalnızca bu sizin kursunuz için önemli ve hayati ise ve yalnızca konuyla çok alakalıysa. Unutmayın ki üniversite / kolej profesörleri de insan, kavramanın zor olduğunu biliyorum ve onlar da yüzlerce alakasız soru sorulduğunda bundan nefret ediyorlar.
Gerçekten iyi bir sorunun önemini bilmek istiyorsanız, kendinize bir soru aracılığıyla belirli önemli bilgileri kaç kez aldığınızı sorun. Büyük olasılıkla, bu yüzlerce kez olmuş olmalı, bu nedenle size tavsiyem:
Konuyla hem önemli hem de alakalı olduğundan emin olduğunuzda soru sormaktan korkmayın. Ayrıca, sorunuzu yalnızca katılımcılar tarafından sofistike hale getirilmek için karmaşık hale getirmeyin, çünkü kişisel egonuzdan değil bir cevap istediğinizden soruyorsunuz. Son olarak Harvard’daki bir dekandan bir süre önce duyduğum bazı sözlerle bitirmek istiyorum:
Soru, Soru işaretiyle biter
Kulağa çok basit geliyor ama pek çok insan bunu ihmal etme eğiliminde. Söylemeliyim ki, bir soru kılığına girerek uzun soluklu yorumlar yapanların canı çok sıkılıyor. Bu genellikle münazaralarda veya diğer halka açık konuşmalarda görülür, eğer bir sorunuz varsa, soru işaretiyle bittiğinden emin olun! Umarım bunu anlamışsındır, değil mi?
GIPHY App Key not set. Please check settings