Korku.
İnsanlar ya onu bulmak için ellerinden geleni yapacaklar ve kafataslarından korktukları gerçeğinden zevk alacaklar. Ya da sosyal kaygısı olan birinin partilerden kaçındığı gibi, bundan kaçınmak için ne gerekiyorsa yaparlar. Korku, insan ruhunun doğal bir parçasıdır ve filozoflar tarafından sıklıkla insan ruhunun en büyük iç motivatörleri arasında gösterilmektedir. Bununla birlikte, insanları neyin korkuttuğu ve korkunun birinin zihinsel sağlığıyla bir oyunu nasıl oynayabileceği konusunda kapsamlı bilgiye sahip olmamıza rağmen, korkunun insan zihninde tam olarak nasıl çalıştığı hakkında neredeyse hiçbir fikrimiz yok.
Modern bilim, korku tetiklendiğinde zihindeki kimyasal tepkilerin ne olduğundan veya hangi psikoaktif ilacın (varsa) korkuyu ortadan kaldırmada kayda değer bir etkiye sahip olacağından hala emin değil. Beynin korkuya tepki olarak hangi biyokimyasal sinyalleri ürettiği konusunda hala bir belirsizlik havasından daha fazlası var, eğer herhangi bir salınım varsa. Fobilerin gelişimi, neden oldukları gerçek biyokimyasal tepkilerin ne olduğuna dair çok az veri olmasına rağmen, dikkate değer bir süreçtir. Basitçe söylemek gerekirse, bizi neyin ve neden korkuttuğunu biraz anlayabiliriz, ancak bunun bizi nasıl korkuttuğunu tam olarak anlayamıyoruz. Ancak bu açık bilgi eksikliği, Michigan Üniversitesi’ndeki araştırmacılar tarafından ele alınmaktadır.
Araştırma ekibinin odaklandığı ilk alan, zihindeki korku ve fobilerin gelişimini belirleyen faktörlerdir. Araştırmaya göre, korku tepkilerinin gelişmesinde genetiğin rolü olduğunu gösteren bazı hafif kanıtlar var. Bazı bireyler genetik olarak belirli şeylerden korkmaya yatkın görünmektedir, bu da bazı korkuların muhtemelen kalıtsal psikolojik özellikler olabileceği anlamına gelir. Bu araştırma alanının bir başka alt konusu, travmanın neden olduğu karmaşık kimyasal tepkilerin, ömür boyu sürecek bir korku ve terapi ihtiyacıyla sonuçlanan biyokimyasal kokteyle odaklanarak analiz edilmesini içerir. Travmanın ve aşırı durumların bir insanda bir korku yaratabileceği anlaşılıyor, ancak beynin kalıcı psikolojik etkileri tetikleyen bu tür durumlara nasıl tepki verdiğini gösteren çok az bilgi var.
Araştırmacılar, beynin amigdala olarak bilinen bir bölümünün, insanların korkuyla nasıl tepki verdikleriyle bağlantılı olduğunu, ancak tek suçlu olmadığını biliyorlar. Ekip, hangi kimyasal tetikleyicilerin korktuğunu bulmanın yanı sıra, bir korku tepkisi aktive edildiğinde beynin hangi alanlarının aktif olduğunu bulma görevini üstleniyor. Bu, hangi biyokimyasal tepkilerin üretildiği veya dahil edildiği bilgisi ile birleştirildiğinde, zihinsel sağlıkla ilgili bazı yararlı gelişmelere yol açabilir. Bunlardan biri, fobiler ve mantıksız korkularla başa çıkmak için daha iyi tasarlanmış ilaçların geliştirilmesini içerebilir. Ekibin araştırırken ilginç olduğu bir başka yol, beynin korkunun üstesinden gelmek için ürettiği kimyasaldır. Açıkçası, bunu analiz etmek ve çoğaltmak, tıp ve askeri alanlarda bariz uygulamalarla birlikte çok çeşitli uygulamalara sahip olabilir.
GIPHY App Key not set. Please check settings