içinde

Stres, Gastrointestinal Problemler ve Probiyotikler

Stresli durumlarda olan çoğu kişiye genellikle sağlıklarına ekstra özen göstermeleri hatırlatılır. Stresin bir kişinin ruh sağlığı üzerindeki etkileri hakkında zaten birçok literatür mevcuttur. Bazıları, streslerini yönetemedikleri için anksiyete bozuklukları ve hatta depresyon geliştirirler. Bununla birlikte, çoğu insan, çoğunlukla stresli olaylara veya durumlara uzun süre maruz kalmanın neden olduğu psikosomatik sağlık sorunlarının farkında değildir. Yüksek baskı altında çalışma ortamları, uzun vadeli ilişki sorunları, kalıcı finansal endişeleri ve kronik yalnızlık yaşayan kişiler, yalnızca depresyon veya uykusuzluk yaşamakla kalmaz, aynı zamanda kendilerini diyabet, kanser, kalp hastalıkları ve gastrointestinal problemlere yatkın hale getirir. Psikosomatik hastalıklar, basitçe, psikolojik faaliyetler veya reaksiyonlardan kaynaklanan, bedenin diğer organ sistemlerinin sorunları olarak tanımlanır. Psikolojik bir şeyin neden fiziksel bir tezahüre neden olabileceği merak edilebilir. Sebep-sonuç ilişkisini sağlamak için bu iki sistem arasında aracılık eden bir faktör olmalıdır; ve bu bağlantı mevcut çalışmalara göre sinir sistemi tarafından yapılmaktadır.

Sinir sisteminin psikolojik olayları ve fiziksel tezahürleri hastalıklar veya hastalıklar şeklinde nasıl bağladığını anlamak için kronik stresten kaynaklanan gastrointestinal problemler durumu örnek olarak kullanılacaktır. Daha bugün, Japonya’nın eski başbakanının gastroenterit nedeniyle hastaneye kaldırıldığı haberi üzerine duyuruldu. Doktorlarına göre hastalığı aşırı stres ve yorgunluktan kaynaklanıyordu. Gastroenterit, mide ve bağırsakları içeren gastrointestinal sistemin iltihabı olarak tanımlanır. Bir kişi aşırı veya kronik stres yaşadığında, sitokinler gibi bağışıklık faktörleri, serotonin gibi nörotransmiterler ve proteaz gibi sindirim asitleri üretilir. Sitokinler, vücudun enfeksiyonlu bölgelerinde iltihaplanmaya neden olan bileşenlerdir, serotonin düz kasların kasılmasını etkiler ve proteaz protein sindirimini kontrol eder. Bu üçü daha sonra gastrointestinal sistemi etkileyerek iltihaplanmaya, spastik mide kasılmalarına ve yanmaya neden olur. Sinir sistemi, stresli olaylar tehdit altında olma hissine benzer duygular veya duygular ortaya çıkardığında bu maddelerin üretimini tetikler.

Stresli olaylar sırasında, zararlı bakterilerin mide zarındaki hücrelere yapışması da artar. Bu bakteriler nedeniyle bağışıklık sistemi daha da tetiklenecektir. Ancak son zamanlarda sıçanlar arasında yapılan bir araştırmaya göre, probiyotiklerin yutulması bakterilerin midede “yapışkanlığını” azaltabilir ve bağışıklık aktivasyonunu önleyebilir. “Yaşam için” bakteri olarak da adlandırılan probiyotikler, zararlı bakterilerle midede boşluk için rekabet ederek iltihaplanma tepkilerini azaltır. Bu nedenle probiyotiklerin bu etkileri, onu kronik stresin neden olduğu mide-bağırsak problemleri için iyi bir olası tedavi haline getirir.

Özetle, bu makale esas olarak psikolojik bir olay olan stresten bahsediyor, sadece ondan kaynaklanan olası psikolojik problemler için bir tehdit oluşturmuyor. Ayrıca stres, vücuttaki bazı reaksiyonları harekete geçirmek için sinir sistemini etkileyerek mide-bağırsak sorunları gibi fiziksel hastalıklara da neden olur. Bazı reaksiyonlar midede, zararlı bakterilere karşı savunmasızlığını artıran değişikliklere neden olur. Zararlı olmayan ve zararlı bakterilere karşı kullanılabilen bakteriler olan probiyotikler, daha sonra gastrointestinal problemlerin tedavisi olarak kullanılabilir.

Ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

GIPHY App Key not set. Please check settings

Stres, Anksiyete ve Maya Enfeksiyonları

Stres: Kaçınılmaz Ama Tedavi Edilebilir