Alzheimer hastalığının erken aşamalarını önlemek ve hatta tersine çevirmek için umut verici görünen bilimsel gelişmeler var.
Alzheimer hastalığı, ilk olarak 1907’de Alman nörolog Alois Alzheimer (18641915) tarafından tanımlanan, beynin ilerleyen bir bozulmasıdır. Hafıza için önemli olan beynin bir bölgesindeki hücreleri etkileyen en yaygın bunama veya akıldan mahrum bırakma hastalığı şeklidir.
Alzheimer hastalığı veya Alzheimer sendromu en çok yaşlı yetişkinleri etkiler, ancak aynı zamanda yirmili yaşların sonlarında insanları etkilediği de bilinmektedir.
Alzheimer hastaları iletişim, öğrenme, düşünme ve muhakeme sorunları bir bireyin işini, sosyal aktivitelerini ve aile yaşamını etkileyecek kadar ciddi zorluklar yaşarlar.
Alzheimer, etkilenen insan sayısında en sık görülen nörodejeneratif hastalıktır. 21. yüzyılda yaşlıların karşılaştığı en büyük tıbbi sorun haline gelme potansiyeli ortaya çıkıyor.
Şu anda Alzheimer ile yaşayan 5 milyon kadar Amerikalı var ve bu sayının 2050 yılına kadar 16 milyona çıkması bekleniyor.
Her 71 saniyede yeni bir kişiye Alzheimer teşhisi konuyor ve insanlar daha uzun yaşadıkları için Alzheimer hastalığı hükümetlerin yüzleşmesi gereken ciddi bir sağlık sorunu haline geldi; bu hastalık şu anda yalnızca Amerika’da altıncı önde gelen ölüm nedenidir. Alzheimer hastalığı trajik bir şekilde yaygın hale geliyor.
Dünya çapında 12 milyondan fazla insan Alzheimer hastalığından muzdarip. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde Alzheimer kurbanlarına bakmanın doğrudan ve dolaylı maliyeti yılda 100 milyar dolardan fazla.
Bu şaşırtıcı istatistiklerle, beynimizi bu korkunç bozulmadan kurtarmak için herhangi bir şey yapılabilir mi? Daha fazla yaşlı, yaşlı nüfus arttıkça Alzheimer kurbanı olmaktan kurtulabilecek mi? Sonunda bir tedaviye mi yaklaştık?
Geleneksel tıbbi yaklaşım, yan etkilerle dolu pahalı reçeteli ilaçlar kullanarak ağrının giderilmesi ve ilgili semptomların bazılarının kontrol edilmesiyle sınırlıdır.
Ancak gerçekte, kapsamlı araştırmalar toplumda Alzheimer hastalığının çoğalmasının değişen yaşam tarzımızın doğrudan bir tezahürü olduğunu ortaya koyuyor. Dünyanın dört bir yanındaki insanlar benzer sorunlar yaşadığında, bu rastgele bir olay değil, kültürler ve sınırlar arasında yayılan metodik bir süreçtir.
Görüyorsunuz, yaşam tarzı seçimlerimiz bizi bu karışıklığa sürükledi. Bizi buradan çıkarmak için doğru seçimleri yapmalıyız.
Gerçek şu ki, Alzheimer hastalığındaki katlanarak artış, gerçekten hayatımızın değişme biçiminin bir sonucudur. Kötü haber şu ki artık belli bir şekilde yaşamaya alıştık ve bunu değiştirmek kolay değil. İyi haber şu ki, değişim bizim gücümüzde ve bununla birlikte daha sağlıklı.
Demans riskini azaltmanın bir yolu ve sorumluluk alabileceğiniz bir yol, yaşam alışkanlıklarınızı değiştirmek, sağlıklı beslenmek ve düzenli egzersiz yapmaktır. Şu anda, Alzheimer hastalarını inceleyen araştırmacılar, sağlıklı kalan ve belirli besin takviyeleri alanların yavaşladığını ve hatta düşüşü tersine çevirdiğini fark ettiler.
Evet, Alzheimer tedavi edilemez bir durum DEĞİLDİR. Alzheimer tedavi edilebilir ve tersine çevrilebilir.
Gün geçtikçe daha fazla insan Alzheimer’larını tersine çevirmeye başlayabileceklerini fark ediyor.
GIPHY App Key not set. Please check settings