içinde

Landmark 1954 Brown V. Topeka Kansas Devrilecek mi?

1896’da Plessey – Ferguson mahkemesi kararı, verilen eğitim eşit olduğu sürece devlet okulu öğrencilerini ırk ve renge göre ayırmanın yasal ve adil olmasını sağlayan ayrı ama eşit bir doktrini oluşturdu.

Tarihin gösterdiği gibi, eğitim nadiren adil veya eşitti. Böylece, 1954’te Brown v. Topeka Kansas’ın dönüm noktası niteliğindeki mahkeme kararı, 1896 kararını bozdu. Devlet okulu öğrencilerinin ırk ayrımcılığını yasadışı ilan ederek, ilkokuldan üniversiteye kadar ülke çapında devlet okulu kurumlarının ayrıştırılmasına yol açtı. Devlet okullarına, federal yetki ile çocukları devlet okullarına eşit bir şekilde atamak için ırktan yararlanma talimatı verildi; böylelikle daha önce mahalle sakinleri tarafından belirlenen ayrışmanın ortadan kaldırılması.

Bugün, ABD Yüksek Mahkemesinde, Louisville ve Seattle’daki yerel devlet okulu yönetim kurulu politikalarına meydan okuyan iki dava var. Bush Yönetimi, bu okul bölgelerinde ayrımcılığın kaldırılmasına yönelik davaları açan velilerle açıkça anlaştı.

Davalar, ayrıştırma politikalarının iyi niyetli olduğunu ancak anayasaya uygun olmadığını savunuyor. Yasal olmak için, ayrıştırma politikalarının ikna edici iyi bir nedene dayanması gerekir. İki dava, Louisville ve Seattle okul bölgelerinde ikna edici hiçbir iyi neden bulunmadığını iddia ediyor ve Louisville brifingi iyi niyetli bir kotanın hala bir kota olduğunu belirtiyor.

Birçoğu arkasına yaslanıyor ve bu iki Yüksek Mahkeme davasının sonucunu izliyor. Mahkeme ebeveynlerin lehine karar verirse, karar muhtemelen 17 eyaletteki 400 okul bölgesini etkileyebilir ve bu bölge mahkeme kararıyla ayrıştırmaya devam ediyor.

Bu ebeveynler ve ayrımcılığa karşı olanlar neden Brown v. Topeka Kansas’ı devirmenin zamanının geldiğine inanıyorlar?

Birincisi, Bush Yönetimi yalnızca bu devlet okulu davalarını değil, iş dünyasında federal zorunlu ırksal eşitliği ortadan kaldırmayı amaçlayan diğer davaları da kamuoyuna destekledi.

İkincisi, Harvard Üniversitesi Sivil Haklar Projesi, Amerika’daki devlet okullarının bu yüzyılda yeniden ayrıldığını gösterdi. Ayrışma modelleri, halk eğitim bölgesi, eyalet, bölgesel ve ulusal düzeylerin tüm seviyelerinde mevcuttur.

Araştırmanın önemli bir bulgusu, beyaz öğrencilerin en az yüzde 80 beyaz olan okullara devam eden devlet okulu öğrencileri arasında en fazla ayrılmış olanlar olduğudur.

Okul kuponlarının, sözleşmenin ve alternatif okulların saldırısı ve Amerika Birleşik Devletleri’ne artan göç ile birlikte, giderek daha fazla beyaz ebeveyn çocuklarını eğitimleri için devlet okullarından uzaklaştırıyor; bu nedenle, ulusal olarak devlet okulları, 1960’larda devlet okullarına kaydolan azınlık öğrencilerinin neredeyse iki katı olan azınlık kayıt oranına yaklaşıyor.

1974’te, Milliken v. Bradley’in Yüksek Mahkeme kararı, Detroit metropolünde şehir ve banliyö bölgeleri arasındaki ayrıştırma çabalarını yasakladı, genel halkın Brown v. Topeka Kansas’ın devrilebileceğine inanması için üçüncü bir neden ve Harvard araştırmasının bir başka önemli bulgusu.

Milliken v. Bradley kararından bu yana, büyük şehirlerin çoğu, şehirlerin bu bölümlerini çoğunlukla azınlıklarla doldurmakla birlikte, kentsel alanları içinde ayrımcılıktan muzdariptir. Örneğin, en büyük kentsel devlet okulu sistemlerinin 27’si siyah ve Latin öğrenci nüfusunun dörtte birine hizmet ediyor.

Dördüncü neden, Harvard araştırması, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ayrıştırılmış devlet okulu sistemlerinde bile, siyah öğrencilerin öğrenci takibi ve önyargılı testlerle ayrıldığını buldu.

Amerika, bu yüzyılda kendisini renk körü bir toplum olarak tanıtıyor; yine de, ülkedeki pek çok azınlık, çoğu beyaz öğrencinin zevk aldığı kalite ve eğitim kaynaklarının eksikliğini yaşamaya devam ediyor. Pek çok federal ve eyalet devlet okulu finansman formülü, ayrım kaynağı sorunlarını göz ardı ederek, özellikle azınlık devlet okulları için adaletsizliğe ve kaynak eksikliğine katkıda bulunuyor.

Hem yurtiçi hem de yurtdışındaki büyük şirketler, ırk, renk, inanç veya din ne olursa olsun herkesin çalışma hakkına sahip olduğu demokratik hakkın aşındırılmasında (hükümet desteğiyle) bir dereceye kadar başarılı oldu. Şimdi, devlet okulu sistemlerimiz saldırı altında. Yargıtay bu iki davada ebeveynlerin lehine karar verirse, kendimizi 1950’lerin çalkantılı zamanlarında çok iyi görebiliriz.

Ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

GIPHY App Key not set. Please check settings

Fransa Şaraplarını Anlamak Şarap Tadımı

İspanya’da Şarap Turları: Vino Nerede, Şarap Turları Var