Psikolog Carl Jung, ruhumuzun gizli kısmını “gölge” olarak tanımladı. Bazen bilmediğimiz veya kendimiz hakkında bilmek istemediğimiz şeylerle bizi korkutan kısımdır.
Aslında bize ne istediğini söyleyen bilinçsiz zihnimizdir. Bazen rüyalarda, diğer zamanlarda ve bir duygu kaynağında gelir.
Bu sözde “karanlık” taraf ve bunun zihin kontrolünü öğrenmeye nasıl uygulanacağı hakkında bazı düşüncelerim vardı.
Bazı insanlar o kadar baskı altında ki, bu gölge tarafa herhangi bir ilgi göstermek, size yapmamanız söylenenden daha iyi bir sebep yoksa korku yaratır.
Darth Vader’ın “Come to the Dark Side, Luke!” Dediğini hepimiz hatırlayacağız.
Bu gölge taraf var ve birçok, birçok, BİRÇOK insan size onu yok etmenizi söyleyecek. Tutkularınızı, isteklerinizi, ihtiyaçlarınızı ve arzularınızı yok etmek için. Sadece hayal edebileceğimiz ve tahmin edebileceğimiz daha yüksek bir şeyle bağlantı kurmamız için bize yalvaracaklar.
Ne olduğu konusunda gerçekten netleşmeden bize daha büyük bir şey sunuyorlar.
Umutları, bizi hayvan yapan her şeyden vazgeçersek daha İnsan olacağımız ya da belki İlahi olabileceğimizdir.
Hayal edebiliriz.
Ama burada ve şimdi istediğimizi inkar etme pahasına rüya görüyor muyuz?
Şu ya da bu şekilde kontrol etmeye ve baskı yapmaya çalışan bir toplumda (aile / ilişki) bazen en sağlıklı ve yasak olanı yapmak bizim “gölge” tarafımızdır, yani gölgenizi sevmek, yapabileceğiniz en iyi şeydir. kendin.
Bunu bir ya / ya da öneri gibi sunarlar. Olmalı mı?
Hayvan olduğumuz gerçeğini benimseyerek (bana genetik bir yapıya sahip olmadığınızı ve aksine inanacağım kanıtlayın) ve yine de yukarı doğru uzanarak belki orta ve mantıklı bir zemine gelebiliriz.
Yaşam ve siyaset oyununu, yani zihin kontrolünü, Büyük Resmin bir parçası olarak görün ve kişi, ayakları yere sıkıca oturmuş ve yine de yukarı doğru uzanarak Geniş Uyanık’ta yürüyebilir.
Her iki dünyanın da en iyisi.
Neden daha az istiyorsun?
GIPHY App Key not set. Please check settings