Kimyasal ve biyolojik savaş, 20. yüzyılın icadı değil.
Solon (MÖ 638-559), Krissa kuşatmasında güçlü bir arındırıcı, şifalı ot karaca otunu kullandı. MÖ 6. yüzyılda Asurlular düşman kuyularını çavdar ergotuyla zehirledi. Peloponnesos Savaşı’nda (MÖ 431-404), Spartalılar Atinalılara ve müttefiklerine kükürt fırlattılar ve zıpladılar. Orta Çağ’da kuşatanlar, veba kurbanlarının şişirilmiş ve damlayan bedenlerini hazır “kirli bomba” olarak kullandılar.
1346’da Kaffa kuşatması sırasında (bugün Kırım’da Feodosia), Tartar ordusu veba salgını yaşadı. Hastalık bulaşmış ölülerinin cesetlerini şehir surlarının üzerinden ve şehrin su kuyularına fırlattılar. Ortaya çıkan salgın şehrin teslim olmasına yol açtı. Korkunç hastalıktan muzdarip insanların oradan kaçtığına ve birkaç yıl içinde Avrupa nüfusunun en az üçte birini tüketen Kara Ölüm salgınını başlattığına inanılıyor. Rus birlikleri 1710’da İsveç’e karşı aynı taktiği uyguladılar.
Çiçek hastalığı bir başka favoriydi. Francisco Pizarro (1476-1541), Güney Amerika yerlilerine variola virüsü ile kasıtlı olarak kontamine olan giysiler verdi. Kuzey Amerika’daki Fransız ve Hint savaşları sırasında (1689-1763), çiçek hastalığı kurbanlarının kullandığı battaniyeler Amerikan Kızılderililerine verildi. General Jeffery Amherst (1717-1797), 1754-1767 Fransız ve Hint Savaşı sırasında Fransızlara sadık Kızılderililere çiçek hastalığı bulaşmış yatak örtüleri hediye etti. Fort Carillon’un Kızılderili savunucuları arasında bir salgın patlak verdi ve İngilizlere kaybetti.
GIPHY App Key not set. Please check settings