Sanatın bugün mü yoksa Rönesans günlerinde yaratılırken mi daha iyi olduğunu düşünüyor musunuz? Açıkçası, Michelangelo’nun ve çağdaşlarının eserleri zamanın testinden geçti. Da Vinci’nin derin vuruşları günümüze kadar sanat tarihçilerinin kafasını karıştırmaya devam ediyor. Ortamlarının ustalığı tartışılamaz, peki ya toplumdaki konumları? Din, maneviyatla olduğu kadar hükümet politikalarıyla da eşit derecede ilgili olduğundan, çalışmaların çoğu halkın ne düşündüğüyle yakından ilgiliydi. Ancak, ustalara doğru eğilmemde bocalamaya başladığım yer burasıdır.
Sanatın bir sanatçı için ne anlama geldiğinden emin değilim ve sanat tarihçileri için ne anlama geldiğinden emin değilim, ancak her yerde bulunan sanatı pasif bir şekilde takdir eden biri olarak kişisel düşüncelerimi sunabilirim. Görünüşe göre sanat, insanların doğuştan gelen güzellik ihtiyacının ötesine geçiyor. Sanat, insanların hikayelerini ve tarihlerini anlatır, bugünün ve geleceğin isteklerine, arzularına ve umutlarına ses verir.
Durum böyleyse, sanat sadece hükümetler ve dini liderler tarafından görevlendirilmemelidir. Asla tanışamayacakları kişiler tarafından uzak ofislerde alınan kararlar nedeniyle hayatları birkaç kez ortadan kaldırılanlara gerçek tarih ve yaşam sokaklarda yaşanır. Sanatın devreye alınmasının yapılacağı yer burasıdır; bunlar şimdi anlatılması ve gelecek için korunması gereken hikayeler ve tarihlerdir.
Bu, devrim sanatını üretmesi gereken tek alt sınıf olduğu anlamına gelmez. Herkesin bir hissesi vardır. Herkesin bir hikayesi vardır. Sanatın bugün her yerde ve her şeyde bulunabileceği gerçeği, Rönesans’ın o parlak sanatçılarıyla rekabet etmemizde bize derin bir avantaj sağlıyor. Estetik ve sanat, sıradan araçların tasarımından reklam kartpostallarına, küçük bir kafede bir şiirde anlatılan acı dolu sözlere kadar her şeyde bulunur. Söyleyecek bir şeyi olan herkes tarafından yaratılan sanatın her yerde olması, nihayet sanatı her yere yerleştirdi.
GIPHY App Key not set. Please check settings