içinde

Derneklerin Değeri

Geçen hafta, epeydir görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım. En azından birkaç dakikalığına onu tekrar görmek güzeldi.

Geçen hafta, epeydir görmediğim bir arkadaşımla karşılaştım. En azından birkaç dakikalığına onu tekrar görmek güzeldi.

Sonra neden ilk başta onunla ilişki kurmayı bıraktığımı hatırladım.

Adamın kocaman bir kalbi var ve ona yardım edemezsin ama onu seversin. Ne yazık ki, o da sürekli bir mızmızlanıyor.

Her zaman işinden nasıl yeterince para kazanmadığını ve hayatının hiçbir zaman onun için doğru gitmediğini anlatıyor. Ona ne söylersen söyle, onun kaybeden mantığını sallamak yok. Hayatta kurban olmayı seçti ve oldukça dürüst olmak gerekirse bundan hoşlandığını düşünüyorum.

Ama burada bitmiyor. Kendi hayatını kurcalayıp şikayet etmesi yeterli değil, etrafındaki insanları da alaşağı etmek için elinden geleni yapıyor.

Bana ‘küçük internet işimin’ nasıl gittiğini sordu. Unutma, son konuşmayalı uzun zaman oldu.

Buraya kesinlikle bir şey sürmek istemedim, bu yüzden ona kibarca işlerin ilerlediğini ve geçen yıl teslimat şoförü olarak işimi bıraktığımı söyledim.

Yüzündeki tahrişi görebiliyordum. Bu adam başarımdan dolayı gerçekten perişan olmuştu.

Homurdanarak “İyi şanslar” dedi.

Ama gerçekten ‘iyi şanslar’ demek istemedi. Demek istediği, ‘Umarım yüz üstü yatarsın ve eski işine geri dönmek zorundasın, böylece kim olduğumu daha iyi hissedebilirim.

O bir zavallı çünkü kendi hayatına negatif enerjiden başka bir şey yansıtmıyor ve etrafındaki herkesin başarısız olmasını ve yanında sefil olmasını istiyor. Hayır teşekkürler.

Onunla birkaç dakika daha sohbet ederek geçirdim, sonra ona koşmam gerektiğini söyledim.

Ona gerçekten en iyisini diliyorum, ama kesinlikle kıymetli zamanımı, onun acıma partisi no-hoper mantığıyla hayatımı mahvetmesine izin vermek için harcamayacağım. Benim için takılabileceğim çok sayıda olumlu, başarılı insan var ve burada vakit geçirmeyi tercih ediyorum.

Bütün bunların bir dersi var ve işte burada.

Tanıdığınız en başarılı kişiyi düşünün. Bugünkü amaçlarımız için, başarıyı finansal ve duygusal refah olarak tanımlayalım. Bu, kişisel düzeyde tanıdığınız biri olmalı ve en sevdiğiniz iş veya cazibe dergisinde okuduğunuz bir karakter olmamalıdır.

Şimdi, kendinize bu oldukça üretken bireyin kiminle ilişki kurduğunu sorun. Muhtemelen, bu soruyla özdeşleştirdiğiniz bir grup tembel, olumsuz, kendine acıma ucube olmayacak.

Şimdi, bildiğiniz en az başarılı bireyle aynı egzersizi deneyin. “En az başarılı” seçiminizin, etrafını pozitif, üretken insanlarla çevreleyen bir kişi olması pek olası değil.

Çevremizi çevreleyen türden insanların düşünce kalıplarımız üzerinde derin bir etkisi olacaktır. Gerçekliğimizin düşüncelerimizle başladığını söylemek güvenli olduğundan, kişisel çağrışımlarımızın değeri neredeyse hiç abartılamaz.

Zamanımızın çoğunu bize şüphe ve cesaretsizlik sunan insanların etrafında geçirmek, kendimizi tam potansiyelimizin kasvetli bir gölgesiyle sınırlamaktır. Alternatif olarak, güven ve iyimserlik yansıtanlarla kaynaşarak, kararlılık ve azim tavrını emeceğimizden eminiz. Özlemlerimizi yansıtan bireylerle sosyalleşmek iyi bir uygulamadır.

Hayatın ne kadar adaletsiz olduğu ve nasıl ‘mola veremeyecekleri’ hakkında sızlanmak ve şikayet etmek isteyen insanlar kötü arkadaşlardır. Özellikle bu insanlar sefaletlerini ve olumsuzluklarını size yansıtmak istediklerinde.

Kendi başarınız ve mutluluğunuz için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biri, bu kaybedenlere önayak olmak ve daha mutlu, daha üretken insanlar bulmaktır.

Ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

GIPHY App Key not set. Please check settings

Depresyonun İniş ve Çıkışları

Hayatta Öz Disiplinin Değeri