içinde

Mutfak İsyanı

Kadınlara özel dikkat ve özen gösterilmezse, bir isyanı kışkırtmaya kararlıyız ve sesimiz veya temsilimiz olmayan herhangi bir yasayla kendimizi bağlı tutmayacağız. –
Abigail Adams, Eski ABD First Lady

The Animal Farm kitabında George Orwell, tuhaf insan isyan fenomeni hakkında yazdı. Domuzların önderlik ettiği hayvanlar, Manor Farm’a ve insan efendileri Bay Jones’a isyan etti. Bu hayvanlar, insanlarla eşitlik veya daha doğrusu eşitlik istedikleri için isyan ettiler. Sonunda zafere ulaştılar ve çiftliği tek başlarına yönetmeye karar verdiler.
Bugün, söz konusu kitaptaki hayvan karakterlerin yapmayı planladıkları gibi kızışan bir isyan var. Bu ayaklanma, toplumdaki kadınların isyanıdır. Günümüzün cinsiyetçi toplumu, kadınları mutfak, güzellik yarışması ve fuhuş sınırları içine hapsederek sınırlandırmıştır. Bu kadınlar genellikle fiziksel olarak istismar ediliyor ve çoğu zaman birçok şakanın konusu oluyor. Toplum, özellikle erkekler, kadınlarla ilgili iğrenç şakalardan nasibini aldı.
Erkeklerin egemen olduğu toplum, kadın söz konusu olduğunda çifte standart uygulamaktadır. Örneğin, bir kadın sarhoş olup tecavüze uğrarsa, bunu istediği için suçlanacak. Kadınlar suçlanmalı, libidosunu kontrol edemeyen ve kontrol etmeyen erkek değil. Yanlış bir eylem, ne kadar güzel sunarsak sunalım yanlıştır. Kültürde, tipik bir erkeğin öz saygısı, ganimetleriyle, yattığı kadınlarla tanımlanır. Dişiler ise bakirelik erdemleriyle tanımlanır. Belki de kadın-erkek eşitliği çağrısı sorulacak kadar fazla değil.
Raporlara göre, genç kızlara ve kadınlara yönelik şiddet önemli bir insan hakları ve sağlık sorunudur. Ailede ve genel toplumda fiziksel, cinsel ve psikolojik istismar gerçekleşir. Bunlar, dayak, çocukların cinsel istismarı, tecavüz ve kadınları aşağılayan diğer uygulamaları içerebilir. Aile içi şiddetin cinsiyetle bağlantılı en yaygın şiddet biçimi olduğunu da sözlerine ekledi. Araştırmalar, ister teşebbüs ister tamamlanmış olsun, kadınlara tecavüzün çoğunlukla erkek yakın partner veya eski partner tarafından gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır. Bu tür cinsel suç ve istismar, kadınların yaşamlarında stres ve endişeye yol açar. Cinsel istismar salgını o kadar endişe verici hale geldi ki, ünlüler bile kadınların haklarını korumak için tavır almak zorunda kaldı. Bu ünlülerden biri, bazılarının dediği gibi, kadın haklarının savunucusu ve istismara uğramış birçok kadına ilham kaynağı olmuş olan rahmetli Prenses Diana’ydı. Hastalar, ayrımcılığa uğrayanlar ve evsizler dahil. Bir ömür boyu hatırlanacak bir miras bıraktı. Hayatı, kadınlar için kaygıyla başa çıkmanın daha kolay hale geldiği bir kanal haline geldi. Merhameti ve iyi kalbi onu dünyanın gözünde daha güzel yaptı. Ne yazık ki kadın haklarının geniş bir neden olarak kabul edildiğini görmeden neredeyse on yıl önce öldü.
George Orwell’in kitabında, Eski Binbaşı’nın ölümü isyanın tehlikeleri hakkındaki dersi iletmek için kullanıldı. Onun bilgisi ve bilgeliği nedeniyle çiftlik hayvanları tarafından çok saygı görüyordu. Hikayede, Yaşlı Binbaşı vizyonunu paylaştıktan ve çiftlik hayvanına öğrettikten üç gün sonra öldü. Ölümü, hayvanların kazandığı çiftlik devrimine ilham oldu.
Belki de Prenses Diana’nın ölümü, bu kadın devriminin kıvılcımı olacaktır. Onları mutfağın sınırlarından, güzellik yarışmalarından, fuhuştan ve tacizden kurtaracak devrim. Bir kadının gerçek özü, bakire değerleri, güzel yüzü veya sergilediği fiziğiyle ölçülemeyecektir. Bir kadının gerçek özü, sevgisini başkalarıyla ve içinde yaşadığı toplumla paylaşabilmesidir. Kadınların güzellik yarışmalarına ya da mutfağa uymalarına gerek yoktur. Mutfak isyanı olacak. Ve başarılı olacak.

Ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

GIPHY App Key not set. Please check settings

Mükemmel Bekarlığa Veda Partisinin Anahtarı !!!

Britanya’da Bıçak Kültürü