Yaratıcı Görselleştirme ve Çekim Yasası

Bu güçlü tekniği, belki de diğer herhangi bir tek eğitim yönteminden daha fazla altın madalya ve unvan kazanmak için kullanan sporcularla yapılan röportajlardan yaratıcı görselleştirmeyi duymuş olabilirsiniz. Profesyonel ve amatör sporcular, kendi kafalarında mükemmel bir yarış ya da rekabeti gerçekten algılayarak, hisseterek ve bu zihinsel görüntüleri gerçek yarışa hazırlanmalarına yardımcı olmak için kullanabilirler. Farkında olmayabileceğiniz şey, tekniğin esasen, The Secret adlı film ve kitapta popüler hale getirilen Çekim Yasası ile aynı olmasıdır.

1984 yılında, Dr. Denis Waitley görselleştirme fikrini Olimpik sporcularla kullanmaya başladı. 1986’daki çok popüler kitabı The Psychology of Winning’de Waitley, görselleştirmenin bir başarı aracı olarak nasıl oluşturulacağını ve gerçekten kullanılacağını özetledi. Çalıştırdığı sporcular olimpiyat yarışında çok etkiliydi; kitapları, o zamandan beri lise sporcularının bile onun yöntemini denediği fiili bir standart haline geldi.

Elbette, hedefiniz ne olursa olsun, seçtiğiniz geleceği gerçekten hissetmek ve olmak, biraz zaman ayırmanızı ve resmin zihninizde sağlam olmasına yardımcı olmak için çaba göstermenizi gerektirir. Bu, sadece ne istediğinizi bilmek değil, aynı zamanda en iyi geleceğinizin nasıl ortaya çıkacağı konusunda da biraz düşünmek anlamına gelir. Bu, bunun nasıl olacağını bileceğiniz anlamına gelmez, ancak sadece aktif olarak başarınızı başardığınızı hayal etmek bile bunun gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.

Genellikle nesneleri tasavvur etmek daha kolay olduğu için, niyetinizin fiziksel tezahürlerini istemek, başlamak için genellikle iyi bir yerdir. Çekim Yasası, büyük ve küçük talepler arasında ayrım yapmaz, ancak insan zihni bunu yapar. Küçük başladığınızda iyi talihi yolunuza çıkmaya teşvik etmek için kendi yeteneklerinize çok daha fazla ikna olacaksınız.

Görselleştirmeyi gerçekten yararlı kılan şey, küçük ayrıntılardır. İnsanın gerçekten görmesi, hissetmesi ve özünde kendi geleceğini hissetmesi gerekir. Arzu ettiğiniz geleceğe ilişkin imajınız ne kadar detaylı olursa; gerçeğe dönüşme olasılığınız o kadar artar. Bu, arzu ettiğiniz nesneleri ziyaret etmeyi veya hatta bir katalogdan istediklerinizin bir resmini kesmeyi içerebilir.

Örneğin, bir araba istiyorsanız, her ayrıntısına kadar bunun ne olduğuna karar verin. Sonra bir test sürüşüne gidin. Bunu nasıl karşılayacağınız konusunda hiçbir fikriniz yoksa, düşünmeyin, herhangi bir olumsuz mesajı yeniden zorlamak istemezsiniz. Arabayı etrafta sürün, sonra eve gidin ve o test sürüşünün her küçük yönünü açıkça hatırlayın. Direksiyonun arkasında kendinizi ve bunun ne kadar iyi olduğunu ve hissedeceğini hayal edin. Görüntü ne kadar ikna edici olursa o kadar güçlüdür.