Çocukken coşkulu doğarız. Heyecanlandığımızı herkese bildirmekten çekinmeyiz. Herkesin duyması için ciyaklıyor, gülüyor ve coşkumuzu haykırıyoruz. Ne yazık ki, yetişkinler bize sessiz ve sakin olmamız söyleniyor. Davranışımızın utanç verici olduğu söylendi. Yetişkinler olarak büyüdüğümüzde, coşkunun kontrol altına alınması ve yönetilmesi gerektiğine inanmak için sosyalleşiriz. Yol boyunca içimizdeki coşkuyu alıyoruz. Bununla birlikte, coşku bastırılmamalı, kutlanmalı ve takdir edilmelidir.
Webster Sözlüğü’ne göre coşkunun anlamı, “Şevk veya üslupta sınırsızdır.” Coşkulu olmak, kendini geri tutmak değil, neşe ve mutluluğun akmasına izin vermektir. Yetişkinlerin takdir etmediği sınırlandırılmamış kısım olduğuna inanıyorum. Her şeyin kontrol edilmesini ve kontrol altına alınmasını istiyoruz. Özünde, kendimizi görünüşe göre geri tutmak istiyoruz.
Öte yandan çocuklar, başkalarının ne düşündüğünü umursamaz ve herhangi bir düzenleme yapmadan saf neşeyi deneyimleme yeteneğine sahiptir. En sevdiğim markette alışveriş yaparken biberli bir ekran keşfeden bir çocuk beni eğlendirdi. Heyecanla babasına bağırdı, “Hey baba biraz sucuklu. Pizza yapabiliriz.” Keşfi için heyecanla her yerde dans ediyordu. Babası yanına koştu ve hemen sakinleşmesini söyledi ve “Marketteki herkesin pizza yapmak istediğini bilmesine gerek yok” dedi. Çocuk gerçekten sakinleşti ve yardım edemedim ama biraz üzgün hissettim. İşte basit bir keşif zevki için heyecanlanan, ancak bunun uygun olmadığını çabucak öğrenen bir çocuk.
Bir dahaki sefere kendinizi veya bir başkasını coşkulu bulduğunuzda, coşkuyu bastırma dürtüsüne direnin. Sevinç ve mutluluğun doğal olarak akmasına izin verin. Onu kontrol etmeye veya yönetmeye gerek yok. Gerçekten, başkalarının ne düşündüğünü umursamaktan vazgeçin. Coşkusuz bir hayat o kadar eğlenceli ya da neşeli değildir. Öyleyse, kendinizi bırakın ve coşkulu olun. Kim bilir? Başkaları için bir rol model olabilirsiniz.
GIPHY App Key not set. Please check settings