Geçen yıl Güneydoğu Asya’da yaşanan tsunaminin ardından kalan acı ve travma, kendi kasırgalarımız Katrina, Rita ve Wilma, Keşmir’deki deprem ve Orta Amerika’daki çamur kaymaları göz ardı edilemez. Ancak bunların hiçbiri, terörizm veya tiranların gaddarlığı gibi ortadan kaldırmaya çalışabileceğimiz insan yapımı eylemler değildi.
Bunlar doğal olaylardı – elbette felaket ama sürekli değişen ve dengesiz bir gezegende yaşamın beklenen bir yan ürünü. Onlara hazırlık kabiliyetimizi ve kurbanlara verdiğimiz tepkinin hızını ve yoğunluğunu kesinlikle geliştirebiliriz, ancak tüm beyin gücümüz ve teknolojik karmaşıklığımıza rağmen, onların oluşumunu engelleyemeyiz.
Sonrasında duygusal olarak baş edebilmek için, felaketlerin çoğu zaman kusurlu insan ırkımızda en iyiyi nasıl ortaya çıkarabileceğine odaklanarak olayların trajedisini yeniden şekillendirebiliriz.
New Orleans sellerinden kaçan yoksulluktan muzdarip Afrikalı Amerikalılara kollarını ve kalplerini açan muhafazakar, yalnızca beyazların yaşadığı Teksas kasabalarına bakabiliriz.
Gökkuşağı Koalisyonunun yarı hippilerinin küçük Mississippi kasabalarındaki yaralı sağcı vatandaşlara getirdikleri yiyecek ve barınma armağanları karşısında şaşkın ama gururlu durabiliriz.
Bağışçıların ellerinden geleni vermek için sıraya girdiği bir futbol stadyumuna bakabiliriz.
Hiçbir şeyi kalmamış olanlara evlerini açan ailelerin önünde huşu içinde başımızı eğebiliriz.
Harap olmuş bölgelere yiyecek, su, battaniye ve jeneratör götüren, Federal Hükümetin gönülsüz kölelerinden daha hızlı ve daha kararlı hareket eden gönüllüleri selamlayabiliriz.
Hepimiz potansiyellerle dolu hayatlar sürüyoruz. Bunları gerçekliğe dönüştürmek için içsel kararlarla birlikte belirli koşullar gerekir. En iyilerimiz, yüzümüzde yıkıma, ızdıraba ve mutlak ıssızlığa bakarken, bu vesile ile yükselir. Sıradan, benmerkezci, sıradışı hayatlardan, olduğundan daha fazlası olma, kendi sözümüzü yerine getirme, kahramanlığa cesaret etme şansını yakalarız.
Afetler bize eşsiz fırsatlar sunar. Kimsenin acı çekmesini dilediğimizden değil, acı çekmek hayatın bir parçasıdır. Bu gerçekleştiğinde, kurbanlarına karanlık getirir, aynı zamanda hemcinslerimiz için türümüzü, ruhumuzu ve geleceğimizi zenginleştiren yeni ve daha parlak bir ışık yakma şansı verir.
GIPHY App Key not set. Please check settings