Biz meşgul insanlarız. Herkesin yaşayacağı kendi hayatı, ilgilenmesi gereken bir işi, beslenmesi gereken ağızları, uğruna çalışacak hayaller … ve hayatın koşuşturmacasında bir aileye ait olduğumuzu unutmaya meyilliyiz.
Benden 3 yaş büyük olan kız kardeşime meme kanseri teşhisi konduğunu ilk öğrendiğimde şaşkına dönmüştüm. Birdenbire hayat çok kısa ve ölümlü görünüyordu. Bu haberi duyduğumda, aklım zamanda geriye gidiyor gibiydi, gençken kız kardeşimle yaşadığım anları geri sarıyordu. O zamanlar, ben ortaokuldayken İngiltere’de hâlâ öğrenci hemşireydi. Doğum günümü hatırlayan, postayla bana hediye gönderen, günümü yapan oydu. Allah Allah! O kadar uzun zaman oldu ki yine kız kardeşimle vakit geçirdim. Yıllar oldu!
Gerçekten de, en son ne zaman sevdiklerinizle – belki eşinizle ya da ailenizle, erkek ve kız kardeşlerinizle … ya da en yakın arkadaşlarınızla – zaman geçirmek için çaba sarf ettiniz?
Hayatın koşuşturmacasının kendi başına hareket etmesine izin vermeli ve “ilişki” denen şeyin bir görüntüsünü geri almalıyız. Bizi ailenin ve yakın arkadaşların birlikteliğinden ve sevgisinden uzaklaştıran dünyanın birçok sesinin arka planda kaybolmasına izin vermeliyiz.
Sevilen biriyle birlikte olmak için bilinçli bir çaba sarf ettiğinizde, çok gerçek bir kişisel bağ boşluğunu gerçekten doldurmak için gelebilecek birlikteliği bulacaksınız.
Dünyanın seslerinin bu bağları boğmasına izin vermeyin, aile üyelerinizle sevgi ve birliktelik bağları kurmaya çalışın.
Bana göre ailemin tüm üyelerine o telefon görüşmesini yapmanın ve bu bağları yenilemek için ilk adımı atmanın zamanı geldi. Ya sen?
GIPHY App Key not set. Please check settings