Çin efsanesine göre, yeşil çay ormanda bulunan ve kamp ateşinde bir su ısıtıcısı su kaynatmış bir imparator tarafından icat edildi. Aniden, acayip bir rüzgar, ateşini söndürdü ve yakındaki bir ağaçtan yaprakları imparatorların sıcak suyuna üfledi. Geri döndüğünde, imparator üzgündü, ancak yine de suyu içmeye karar verdi ve şimdi tadı mükemmel olduğunu gördü. Olanları anlayınca ağaçtan eve yaprağın bir kısmını da alarak çayı icat etti.
Bu doğru olsun ya da olmasın, çayın Çin ve diğer birçok Asya ülkesinde uzun ve asil bir geçmişi olduğundan ve tükettikleri çayın çoğunun uzun zamandır ya beyaz ya da yeşil çay olduğuna dair hiçbir şüphe yoktur. Japonya’da 9. yüzyıla kadar tüketildiği biliniyor ve uzun süredir sosyal bir içecek ve bir statü sembolü olmasının yanı sıra çok çeşitli sağlık yararları olduğu düşünülen bir içecek.
Yeşil çay ile Batı siyah çayı arasındaki fark, her ikisinin de çay bitkisi olan kamelya sinesinden yapılmış farklı bitkiler olması değil, yaprakların toplandıktan sonra farklı şekilde işlenmesidir. Siyah çay önce kurutulur ve daha sonra daha uzun süre dayanması için fermente edilirken, yeşil çay muamelesi kurutma aşamasından sonra dururken, yaprakların yeşil rengi hala mevcuttur. Bu, yeşil çayın çok uzun süre taze kalmadığı anlamına gelirken, aynı zamanda siyah çaya göre çok daha taze bir tada sahip olduğu anlamına gelir ve birçoğu sizin için çok daha iyi olduğuna inanır.
Yeşil çayı ilk kez tattığınızda, muhtemelen bir şekilde tadı yeşil ya da çimen benzeri olduğunu düşüneceksiniz, ancak tarif etmesi zor. Beğenip beğenmeyeceğinizi anlamanın en iyi yolu, bir şans vermektir.
GIPHY App Key not set. Please check settings