Atık Birikimi Teorisi
Yaşlanmanın atık birikimi teorisi, bir yaşam süresi boyunca hücrelerin, uygun şekilde ortadan kaldırabileceklerinden daha fazla atık ürettiğini belirtir. Atık, belirli bir seviyeye kadar biriktiklerinde normal hücre işlevine müdahale edebilecek ve nihayetinde hücreyi öldürebilecek çeşitli toksinler içerir.
Sınırlı Sayıda Hücre Bölünmesi Teorisi
Bu teori, hücre atık ürünlerinin birikimlerinden doğrudan etkilenen hücre bölünmelerinin sayısı ile ilgilidir. Zamanla daha fazla atık biriktikçe, hücreler hızla dejenere olur, böylece yaşlanmaya ve nihayetinde ölüme neden olur.
Hayflick Limit Teorisi
Dr. Hayflick, yaşlanma sürecinin her canlı hücrenin içinde bulunan biyolojik bir saat tarafından kontrol edildiğini teorileştirdi. 1961’de yapılan araştırmalar, insan fibroblast hücrelerinin (akciğer, deri, kas, kalp) sınırlı bir ömre sahip olduğu sonucuna vardı. Yıllar içinde yaklaşık 50 kez bölünürler ve sonra aniden dururlar. Ayrıca, beslenmenin hücre bölünmesi oranı üzerinde bir etkiye sahip olduğu sonucuna vardılar. Bu teorinin nihai sonucu, yaşlanmanın etkilerinden hücrelerin yanlış işleyişinin ve organ ve dokulardaki hücre kaybının sorumlu olabileceğini belirtmektedir.
Ölüm Hormonu Teorisi (DECO)
Beyin hücreleri veya nöronlar, çoğalmadıkları için diğer hücrelerden farklıdır. Doğduğumuzda bunlardan yaklaşık 12 milyarımız var ve ömür boyu yaklaşık yüzde 10’u ölüyor. Dr. Donner Denckle, biz yaşlandıkça hipofizin hücrelerin tiroksin kullanma yeteneğini engelleyen DECO salmaya başladığını iddia etti. Tirozin, hücrelerin besinleri enerjiye çevirme hızı olan tiroid tarafından yönetilen bazal metabolizma tarafından üretilen bir hormondur. Metabolizma hızı yaşlanma sürecini başlatır ve hızlandırır.
Timik Uyarıcı Teori
Dr. Alan Goldstein, timusun bağışıklık sistemlerinin ana bezi olduğunu söylüyor. Bezin boyutu 60 yaşına kadar küçülmeye ve üç grama yaklaşmaya devam ediyor. Bilim adamları, timüsün kaybolmasının vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak yaşlanma sürecine katkıda bulunma olasılığını araştırıyorlar.
Mitokondriyal Teori
Bu serbest radikal teorisi, Mitokondriyal yaşlanmanın yönlendirilmiş deneysel gözlemleriyle desteklenmektedir. Birincil enerji kaynağımız ATP’den gelir. Mitokondri, ATP üreten hücrelerde enerji üreten organellerdir. Potansiyel olarak zarar verici serbest radikallerin oluşmasına yol açan bir işlemle hücre enerjisi üretirler. Kanıtlar bize, zaman içinde biriken çeşitli DNA hasarlarının hastalığa katkıda bulunduğunu söylüyor. Mitokondriyal onarımla ilgili yeni araştırmalar, yaşlanmaya karşı mücadelede önemli bir rol oynayabilir.
Hatalar ve Onarım Teorisi
Dr. Leslie Orgel, 1963’te, hücrelerde protein üretme mekanizmasının çok önemli olması nedeniyle, bu makinedeki bir hatanın felaket olabileceğini öne sürdü. Sistem bu moleküller üzerinde her zaman mükemmel onarımlar yapamayacağından, kusurlu moleküllerin birikmesi hastalıklara ve diğer yaş değişikliklerine neden olabilir.
Fazlalık DNA Teorisi
Bu teori, hata ve onarım teorisine benzer, çünkü aynı zamanda yaş değişiklikleri için genlerde biriken hataları da suçlar. Aradaki fark, bu hataların, sistem çalışana kadar devralan özdeş DNA’nın yedek genetik dizilerini biriktirmesidir.
Kaynak: Amerikan Yaşlanma Karşıtı Tıp Akademisi
Sorumluluk Reddi: Bu beyanlar Gıda ve İlaç Dairesi tarafından değerlendirilmemiştir. Bu makaledeki bilgiler herhangi bir hastalığı teşhis etme, tedavi etme, iyileştirme veya önlemeye yönelik değildir. Tüm sağlık sorunları, kalifiye bir sağlık hizmetleri uzmanı tarafından ele alınmalıdır.
Bu makale kaynak kutusu ile ÜCRETSİZ olarak yayınlanmaktadır.
2007 Connie Limon Tüm Hakları Saklıdır
GIPHY App Key not set. Please check settings