Ölmek artık yaşamak yok demektir. Bir isim, bir aile, bir karakter, bir milliyet ve birçok sevimli değerle özdeşleşmiş bir kişi artık yok. O kişi bir daha asla yeryüzünde bulunmayacak. Hayatınız boyunca her gün gördüğünüz bir komşu, onu dünyanın etrafında arasanız bile bir daha bulunamaz. Olağan kabul edilen şey, birdenbire orada değil. Ölüm, hayatı elinden aldı.
Bazen askerleri merak ediyorum. Çoğu çok sevimli insanlar. Sadece arkadaşlarını ve ailelerini değil aynı zamanda toplumlarını da seviyorlar. Görevde değilken bir asker ölümden geri kalanımız kadar yaralanır. Ama aynı asker, bir millete, topluma, aileye, anneye, çocuklara ve karıya ait olan bin kişiyi öldürmek konusunda hiçbir şey düşünmez. Mahallesinde tek bir ölümle bu kadar acı çeken bu askerin savaşta tek bir amacı var – olabildiğince çok düşman askerini öldürün. Düşmana elinden geldiğince fazla yıkım getirin. Düşman kelimesi ve savaş kelimesi, düşünce ve duygu bağlamını tamamen değiştirir.
Göreve gaddarlık denemez. Ama sonuç aynı. Dünyada o kadar çok savaş yapıldı ki, sayıyı kaybettik. Hala devam ediyorlar. Cinayetler devam ediyor. Milliyetler sınırları, sınırlar dostlukları veya düşmanlıkları tanımlar. Ne trajedi! Tanrı ulusların sınırlarını mı çizdi? Kendilerini geliştirdiler. Dünyamıza uzaydan bakarsak, ona küçük bir nokta bulacağız. Sınır yok, milliyet yok, sadece çok küçük bir gezegen. Ama gezegende yürüdükçe işler değişir. Bağlılıklar değişir ve insan değişir. Sonuç her zaman ölüm ve daha çok ölümdür.
GIPHY App Key not set. Please check settings