Her Tudor bahçesi bir veya daha fazla çardak içeriyordu. Bir tip kare tepeli bir çatıya sahipken, diğer tip kemerliydi. Her ikisi de söğütlerden veya salkımlardan yapılmıştır. Kokulu biberiye, yasemin ve çeşitli türlerdeki güller, özellikle tatlı çörek veya yaban gülü, genellikle duvarın bir kısmına dayanan kafesin üzerinde eğitildi. Eski bir yazarın da belirttiği gibi, “bitki bahçıvanları çoğu bahçeyi canlandırıcı bir şekilde dikti ve çerçeveledi”
Tuğla veya taştan daha sağlam yapılar, bacalarla döşendikleri için kışın olduğu kadar yazın da yararlıydı. Böyle bir büyük ölçekte, Hampton Court’ta hala görülmesi gereken ve ziyafet evi olarak adlandırılıyor. Şimdi ortadan kaybolan bir diğeri, Windsor’da Elizabeth of York için inşa edildi.
Uzun örtülü yürüyüşler her bahçede bir başka önemli özellik oluşturdu. Bazen Hatfield’daki gürgen yürüyüşü ya da Hampton Court’taki Queen Mary’s adlı cadı karaağaç gibi bir kemer oluşturmak için eğilmiş kesilmiş ağaçların arasından geçerlerdi. Diğer zamanlarda kemerler ahşaptan yapılmış ve asmalarla kaplanmıştır. Bu yürüyüşlerin avantajlarından biri, gölgeleri altında güneşe maruz kalmadan bahçenin bir bölümünden diğerine geçmenin mümkün olmasıydı. Çardakların altına ve örtülü ya da örtülü olmayan diğer yerlere, okuma ve yazma için ve içeceklerin de servis edilebileceği koltuklar ve masalar yerleştirildi. Çoğunlukla bunlar yolların uçlarında veya çeşmenin çevresinde düzenlenmiştir.
Bu dönemde geliştirilen bir diğer özellik ise, genellikle çimenlerle kaplı ve bahçe duvarının üzerinden parka gözcü görevi gören bir toprak höyüğü olan dağ. Genellikle bir çardak veya basit bir koltukla kapatılırdı. 1533’te inşa edilen Hampton Court’ta çok büyük bir binek vardı. Toprakla kaplı bir tuğla temel üzerine inşa edildi ve on iki yüz bataklık dikildi. Zirvede geniş bir yazlık ev vardı.
GIPHY App Key not set. Please check settings